Yazar 17:30 Spor 102

Giyiyoruz Ama Ne Zamandan Beri ?

Spor malzemeleri, her spor dalına ait ayrı özellikler barındıran ekipmanlardır ve yapılan sporun kendine özgü kuralları ve oynanışına göre tasarlanmıştır. Ekipmanlar, sadece müsabakaların değil, antrenmanların da vazgeçilmezlerindendir.

1811 yılında bir silah ustası olan George Tyron, sporla ilgili insanlarla beraber ihtiyaç ve istek listesi oluşturdu. Bu girişimle de George Tyron, spor malzemelerinin tarihine başlangıç yaptı. Önce balıkçılık işine giren Tyron, şirketini nehrin kenarına kurarak önemli bir spor malzemeleri dağıtımcısı haline geldi.

1940 ve 1950’lerin sonunda Michael Phelan ve John Brunswick bilardo ekipmanı üretimi için girişimlere başladı. Brunswick, bilardo salonları kurdu ve 1884’te iki en büyük rakibi ile birleşme kararı alarak, 1.5 milyon dolarlık bir iş meydana getirdi. Şirket, 1890’larda başka bir branşa geçti ve bu branş bowlingdi.

Başka bir tarafta da 1859’da tahta tornacısı olan Hillerich ve Bradsby, beysbol sopası üretmeye başladılar. Bu olaydan etkilenen ve üretilen sopalarla beysbol oynayan George Wright, kendisine ortak olan H.A. Ditson ile birlikte 1880’lerin sonunda Wright ve Ditson şirketini işletti. Bu şirket ile birlikte ivme kazanan ikili, şirketlerini Albert G. Spalding’e sattı.

Şirketi satın alan Spalding, isim değişikliğine gitmeden uzun bir süre satışlara devam etti (Hardy 1995; The Great 2003; Thorn 2011).

İlk spor girişimciliğinin simgesi olmaya hak kazanan Spalding, 19. yüzyılın sonunda ünlü bir beysbol atıcısı olan sporcuya ürünlerinden faydalanmasını sağladı. Gelecekte gittikçe büyüyecek olan ve kendine üretim yapmak için bir yer kurmak için 800 dolar borç aldı. Aynı zamanda Ulusal Lig’in Chicago White Stockings’in de sahibi olan Spalding sopa, beysbol topu, eldiven, forma, golf sopası, bisiklet, av malzemeleri ve futbol ekipmanları üretmek için teknolojik gelişmelerden faydalandı.

Spalding’i diğer firmalardan ayıran ve bu kadar yükselmesini sağlayan girişimse hiç kuşkusuz, insanların boş zamanlarında ne yapacağını bilemediğini fark etmesidir. Girişimlerine bir de bu yandan başlayan Spalding, rehberler hazırladı, halkın katılabileceği yarışmalar düzenledi ve Beysbol Ulusal Ligi’nin resmi tedarikçisi de olarak tamamen güven kazandı.

Aynı zamanda fiyat düşürmenin etkisini kaldırmak için Spalding, ürünlerinin fiyatlarını kendilerinin belirleyeceğine karar verdi. Böylelikle sabit bir fiyatla her yerde satış yapmış oldu.

Tüketici taleplerinin artmasıyla birlikte 1903’te Harvard futbol antrenörü olan Bill Reid, oyuncularını korumak için yerel satıcılarla tampon dizaynı ve üretimi çalışmalarına günlüğünde oldukça yer vermiştir. Bu girişim sonucunda da toplanan üniversitelerin futbol liderleri ve spor ekipmanı üreticileri, sporu daha güvenli ve daha az şiddetli yapma amacını gerçekleştirme kararı alarak, 1906’da Spor ve Fitness Endüstrisi Birliği’ni kurdular ( Daha öncesinde Spor Malzemeleri Üreticileri Birliği ismini almıştır).

1920’lerde ünlülerin de desteğini alan bu girişim, savaşlardan sonra zarar görse de 1950’lerde tenis sporcularının desteği ile spor giyimi, moda sektörüne doğru giriş yapmaya başlamıştır. 1970’lerde iyice hız kazanan spor malzeme üretimi, Birleşik Devletler pazarına Japon ürünlerin de girmesine kadar ilerlemiş fakat bu ürünlerin kalitesindeki düşüklük sonucunda da bazı sakatlıklar meydana gelmiştir.

Öğretmen, antrenör ve yöneticilerde endişeler meydana getirse bile bu sektör, yükselmeye devam eden bir sektör yolunda ilerliyordu (O’Brien 2002).

20. yüzyılın ortasında, koşu ve krampon ayakkabıları üretimiyle yükselişe geçen Adidas, piyasada oldukça iyi bir yer aldı. Ayrıca Birleşik Devletler sporcusu olan Jesse Owens’ı 1936 Berlin Yaz Oyunları’nda ürünlerinden giymeye ikna ederek, ürününü piyasaya iyice kabul ettirdi.

İki kardeşin işlettiği firma olan Adidas, kardeşler arası uyuşmazlık sonucunda ayrılığa giderek diğer kardeşin Puma firmasını kurmasına yol açtı. İki şirket bulundukları yüzyılın en iyisi olmak için uzun süre mücadele etti. Bu mücadelenin sonucunda ise Adidas, FIFA ile ortaklık yapmasından dolayı galip geldi (Smit 2008).

1980 ve 1990’larda ortaya çıkan firmaların en bilinir olanları olan, Nike ve Reebok pazarda güzel bir yer edindiler. Büyük rekabet içerisinde olan bu iki firma, Nike’ın bir aralar liderliği kaptırmasıyla iyice kızıştı. Bu rekabette kaybetmekten pek hoşlanmayan Nike, Air Jordan ve Bo Knows kampanyaları ile tekrardan birinci sıraya oturdu. ( Katz 1993).

1995’te Maryland Üniversitesi’nde futbol takımının kaptanı olan Kevin Plank, antrenmanlarda arkadaşlarının sıcaklıktan bunaldığını gördü ve terden sırılsıklam olan tişörtlerinin sorunları artırıyor mu diye merak etti. Bu soruya cevaben Plank, nemi ciltten yok eden bir performans forması geliştirdi. Bu formanın satışı için çok uğraşsa da bir destek bulamadı ve arabasının bagajından takım donanım idarecilerine satış yapmaya çalıştı. Gittikçe yükselen firmasına talepler artıyor ve satın alınmak isteniliyordu.

Şirketini satmak istemeyen Plank, ” Sizin için normal ayakkabılarla koşuya çıkmak ne kadar yabancı olacaksa, Under Armour’ınızla spor yapmamanın da o kadar yabancı olmasını istiyorum” diyerek hepsini reddetti ( Graham 2004 ). Ayrıca ” işletmemiz bireysel değil takımlarla çalışacaktır ” diyerek, diğer firmalara da rekabet açısından güzel bir mesaj vermiştir.

Gelişen rekabet ortamında en son gelişme ise, Adidas tarafından gerçekleştirildi. Adidas, Nike’ın pazardaki üstünlüğüne karşı gelmek ve kendisini liderlik koltuğunda görmek için, Reebok’u satın aldı (Smit 2008).

Close