Yazar 09:18 Deneme 103

Tahterevalli

Sevilmek böyle bir şeydi demek ki, o kapı eşiğini geçmiş ve odanın ortasına kadar gelip ellerinden tutmuş gibi.

Tanıdık geliyor mu bu size, bilmiyorum. Ama bana hiç tanıdık gelmiyor. Çok uzun zamandır bu iki ucun hep bir ucunda oturdum. Ben, hep o odanın ortasındaydım. Etrafı dört duvar olsa da hissettirdikleri uçurumun kenarında olmaktan çok da farksız değildi. Şimdi ise iki ucun dengede duran, hatta zaman zaman ona kayan da bir tarafı olduğunu öğreniyorum. Ama o kadar korkuyorum ki bana yaşatılanı azıcık bile olsa ona yaşatacağım, her şeyi mahvedeceğim, o odayı terk ettireceğim diye. Ama öğreniyorum, kaysam da düşmeyeceğimi, düşsem de kaldırılacağımı, her zaman dizleri kanayanın ben olmayacağını. İlişki denen şeyin iki kişilik olduğunu, zaman zaman dengesi bozulsa da dengeye geri döndüğünü, öğreniyorum.

Anlatabiliyor muyum? Anlayabiliyor musunuz?

Belki ben öyle zannediyorum, bilmiyorum. Çünkü bahsettiğim bu dengenin tamamen bana ait olduğunun farkındayım. Bugüne kadar ben tahterevallinin hep üst kısmında hapsedildim. Yerden ayağımın kesilmesi başlarda her seferinde bana uçuyormuşum gibi geliyordu. Kafam kayıyor, çocukça bir sarhoşluk yaşıyordum. Ama kafam yerine geldiğinde fark ediyordum, benliğimden kesilen bağlantımı. Sonra yere inebilmek için dövünüyordum. Bu dövünmeler sonra çığlık çığlığa ağlamalara dönüşüyordu. Her seferinde çok sert bir çakılışla susuyordum. Ama artık bu iki kişilik oyunun hoplaya zıplaya oynandığını tadabiliyorum. Ve sanırım bu yüzden duygularım ne kadar dalgalansa da zevk alabiliyorum. Ben artık ben olabildiğimi hissedebiliyorum.

Anlatabiliyor muyum? Hiç sanmıyorum.

“Sustu. Bundan sonra kimseye ondan bahsetmeyecekti.

Biliyordu; anlamazlardı.”

Close