Yazar 13:36 Deneme 103

bir pencerenin kenarından

Bu sabah yenilerde taşındığımız evin penceresinden dışarı bakıyordum. Orman manzarası harika doğrusu. Şehirden şimdilik uzak, ama şehirleşmek üzere .Aklıma ne geldi?

Ben küçükken önü bahçe olan bir pencere vardı .Korkuluğu olmayan, müstakil bir evin penceresi. Gökyüzü tertemiz , kuşları yeryüzünde görebildiğimiz zamanlar. Ben o pencereden bakarken mutlu olur, dışarı çıkmak için can atardım. En fazla 5 6 yaşlarındayım. Geceleri köpek havlıyor, duyuyor fakat, korkuluk olmamasına rağmen , korkmuyordum. Zaten hiç korkak bir çocuk olmadım. Benim korkum, ahlaksız, işe yaramaz, sevilmeyen çocuk olmaktı. Olmayan varlıkların değil, olan duygu ve düşüncelerin, olumsuz olmasından korkardım. Ne cesaretli kız derlerdi. İlkokul da aşı sırasında öne atılırdım. Cesaret gerektirirdi. Öyle he yiğidin harcı mı?

Çocukluğuma dair kötü olaylar hatırlamak istemiyorum . Bir kaç travma hariç, kötü olay da yoktu hani. Çocukluğum diyorum, fena geçmemiş. Oradan oraya zıplayan ,enerjik, güler yüzlü, yaşına göre zeki bir kız çocuğu. O pencerenin, önünde oynardık. İlkbahar günleri, kahvaltıyı o pencerenin önüne kurardık. Birinden diğerine çıktığım boyumdan büyük ağaçlar vardı. Bak bir pencere ne anılar ile doldu..

Sonra ne mi oldu? Yüksek beton binalar kuruldu. Büyük insanlar geldi. Pencerenin önünde ki bahçemiz kurudu. Biz taşındık, ben büyüdüm. İnsanlar ve hayatları değişti. O zamanlar, küçük olduğum için, fark etmediğim bütün dünya problemleri artarak devam etti.

Pencere mi? Taşındıktan sonra onu hiç görmedim…

Close