Yazar 18:08 Şiir 101

hoş bir an(ı)

dönüp
düşen yaprağa baktım 
sararmıştı
sarardığı için mi beğenmemişti 
ağaç yaprağı 
yoksa sıkılmış mıydı 
yaprak ağaçtan
muamma
bildiğim bir şey vardı
sarıydı yaprağın rengi
belki de sonbaharda 
sarı giymeyi severdi
dökülmeye yüz tutmuş
yapraklara ilişti gözüm
yarısı turuncu 
yarısı yeşil olan yapraklara 
ne giyeceklerine
karar verememiş gibiler
biraz şaşkınlık var ifadelerinde
biraz da hüzün 
belli ki sarı giyenlerin aksine
yeşil aşıklarıydı onlar 
baksanıza kopamamışlar ağaçtan
sonra oturduğum bankın seyre daldığı
denize ilişiyor gözüm 
ve denizin imkansız aşkı olan 
gökyüzüne
onlar da mavi aşıkları herhalde
yahut gökyüzüne aşık olan deniz
sırf sevdiği mavi diye 
vazgeçmişti şeffaflığından
nedense içimi huzur kaplıyor
uzaklardan gelen vapur sesleri 
ve sabahın sarhoş ettiği martılar 
giriyor kadraja
daha da güzelleşiyor sabah
bir amca oturuyor yanıma
kederli gibi görünüyor
bakmıyorum, bakamıyorum 
bir iç çekişi var 
sanki dünyayı omuzlarında taşıyor
kalkıyorum banktan 
dertleriyle başbaşa bırakıyorum amcayı
birkaç adımda varıyorum deniz kenarına 
salına salına yürüyorum sahil boyuna
dalmışım
kendime geldiğimde
güneşi batarken buluyorum 
doğuşu kadar batışı da 
muazzam olan güneşi
sonra
dünya sırtını güneşe dönüp
dönmeye devam ediyor
ve ben 
pedalı hızlandırıyorum
bisikletimin tekerleri 
sanki kuyruğunu kovalayan 
yavru bir köpek 
artık gitme vakti geldi
Close