Ne garip, bazı insanların hayatta öğrendikleri ilk şey kendilerini sevmemek, yetersiz görmek, hiçbir şeye layık olmadığını düşünmek oluyor. Bu öğrenimleri onların peşini farkında oluncaya kadar bırakmıyor. Hatta farkında olmak bile çoğunlukla çelişki içerisinde bırakıyor. Maalesef bu hikayenin kahramanlarından biriyim.
2 sene öncesine kadar isteklerini yerine getirmeye çalıştığım insanlar, şimdi o kadar uzaklar ki. Hep iyiliklerini hak etmediğimi düşündüğüm, beni sevmelerine gerek yok kendilerini zorunlu hissetmesinler hayatta bir çok mücadeleleri var, benim gibi çokta değerli olmayan bir insan için çaba sarf etmesinler diye didindiğim onlarca kişi. Onların kabul ettikleri, olması gerektiğini düşündükleri gibi yaşamaya o kadar çaba sarf ediyordum ki çoğu zaman benim ne istediğimin bir önemi olmuyordu .Bana neyin iyi gelip, yaptığım işlerde nasıl verimli olacağım konusu çoktan askıya alınmış, gereksizler klasörüne eklenmişti. Birinin bana nasılsın sorusunu sorması, benim için düşünüp, kafasını yorması belki sevmesi lüks müydü? Ah! Ne kıyamazdım insanlara, onlara ve saygınlıklarına.
Halbuki olayların içindeyken kendime ne kadar bencil ne kadar egoist olduğumu hatırlatıp” kötü bir insan” tanısı koymuştum. Her şeye uyumlu olmaya çalışan ama aslında bunu yapamayan. Tekrar ediyorum belki ama ”balık olan ama uçması istenen, okyanus içinde olan ama bir damla içine sıkıştırılan, bir canlı olarak hayatıma devam ediyordum. Çırpınıyordum demek daha doğru olur. İnsanlara iyi gelmiyorum, onlara zarar veriyorum onları sıkıyorum diyordum, onlarda evet öyle yapıyorsun diyorlardı. Daha kolaymış başkasını suçlamak, ben kendimi suçlamayı daha insaflı bulurdum bir zamanlar. (Bir önceki yazıların tekrarından bahsedildi.)
Yalnızlaştım kendimi yalnızlaştırdım. Kendimi sevmemenin ve saygı duymamanın ağır bedellerini ödedim. (Hala ödüyorum). İnsanlara içimi açtığım da( zaten 1- 2 kişi) sanki artık gerçek beni tanıdıkları için sevmezler, giderler gibi geliyor. Çünkü kendini tanıyan beni, bende sevemiyordum. Sen sevmezsen sevmezmiş insanoğlu. Sen saygı duymazsan kendine, yerden yere vururmuş benliğini. Bunu kabullenmek o kadar zordu ki. Ha zannetme ki beni nasıl sevmezler, nasıl saygı duymazlar değildi zor olan. İnsanlar bu kadar kötü olamazlar deyip, sen böyle düşündüğün için kötü kalpli bir insansın derdim içimden. Ne zalimlik be ! Kendime karşı.
İnsanlardan uzaklaşmak, benim onları kendimden koruma şeklimdi. Çünkü ben kendisinden korunulması gereken, saygıya, sevgiye layık olmayan kişiydim. Ama Sayın Okuyucu, artık buradayım ve karşılarında duruyorum. Hadi diyorum artık kaçıp giden, kendi saygınlığını hiçe sayıp, sizin olmayan saygınlığınızı koruyan o kadın artık değişti. Onu da beğenmezdiniz zaten.Sizi ne severdi, ne önemserdi. En çok kendini sevip, saygı duyacak çünkü size olan sevgisini ,saygısını ağır ödettiniz. Yine de teşekkür ederim. Hala her şey için sizi suçlamıyorum, insanlığa karşı umudum asla bitmeyecek. Değişmeye değiştirmeye gayret göstereceğim. İnsanı değil belki ama insanlığı hep seveceğim.
Vakit ayırdığın için teşekkürler Sayın Okuyucu .Yorumların benim için önemli.
Yazılarınızı okudukça sanki günlüğümden bir sayfa okuyormuşum gibi hissediyorum. O kadar tanıdık geliyor ki sözleriniz ve o sözleri yazarken hissettikleriniz. Benden başkası da varmış diyorum bir tek ben değilmişim sevilmeyen, kendine duvar ören. Bunun için teşekkürler ve bana, size ve bizim gibilere sevgisizliği hissettiren herkes için de özür dilerim.
Yorumunuz beni o kadar mutlu ettiki asıl ben teşekkür ederim vakit ayırdığınız için.
“insanlardan uzaklaşmak, benim onları kendimden koruma şeklimdi.” kendimi sevmeyi öğrenene kadar sürekli bunu tekrarlardım. ne kadar yürek burkan bir cümleymiş… iyi ki değiştim , iyi ki değiştiniz. kaleminize sağlık.