Tanrılarla dalaşım
Sözlerimin erişemediği güzelliğine
Faili meçhul ne kadar aşk varsa azmettiren hep şiirlerdir
Satır sonlarına gelemeyen
Sonlarına satırlar dizilen yasaklar devşirdim
Prometheus’un tanrılarla dalaşından
Denizlerden çalmadık mı mavileri gökyüzünü suçlayarak
Sonbahardan kaçındılar eylülleri 12 den vurarak
Akacak kum taneleri bulduk zamanın hapsettiği
Hapsedilen zamana aldırmadan kurtarıcılar seçtim
Meryem ananın doğurganlığı kadar ispat edilirdi ancak kız çocuklarının mahremi
Bir mucizeyle çıksalar topraktan
Az önce kazma kürek arardım
Hem bir başıma oturmuşken göğsüme söndürdüğüm sigaram beni
Ses seda olmadan gömdüğünüz toprağa çocuklarımla gireceğim
Kurban olacak bir fedai mi gerekli gebe kadınları doğurtmak için İçinden
Yaşamaya bu yıl ürkek şüpheli çıkarsın sokaklara
Bilinçsizce değemeyen hayatların her zerresinde bazıları tanrının zarafetine tutulmuşken bunun çilekeş sevgisi dışarıda bize miras
Unuttum kurtarıcı sanrıları
Değişken sarrafımı
doğurgan gençliğimi
Unuttum odalarda kirlenen kerametleri
Vücudu solmuş yaşlıların kendilerini
Yoldan geçen güzel kadınlara yakıştırmaları
Daha da kendilerinden mahcup hayallerini sorguluyorum
Sanki senmişsin gibi her farklı zarafeti umuruma dahi iliştirmeden katilane tavrımla tanrıma havale ediyorum
Endamın bitiyor
Evine odana yakışmıyorsun artık
Defalarca servet, ikbal ve haz
Cesur alkışlardan kaçıp
devletimin bendeki celalini kendime kadar indirdim
Seni vermem
Aklımdan geçirdiğim Eylül, ekim, Kasım
Kafamda dışarı çıkmayan tarihlerin tezatlığı
Yudum yudum rakı kokusu
Peki o bıçkın soru neden sınırlarla çevrili
Bir huşu beklentisi her gelende
Her siyahide bir mazlumluk sezgisi
Neden her sarhoşta bir edebiyat merakı
Ve sana bakan her gözde aşk arayışım
Gitmiyor
Coşkun melodilerde gençliğime zulüm görmüyorsun kendini
Seni de atlıyorum şimdilik
Sigaram nerede
Yakar mısın ?